FBSK Olağan Seçimli Genel Kurulu Başkanlık seçimleri ve Genel Kurul ile ilgili görüşler ve nasıl okunabileceği ile ilgili düşünceler:
Bir aylık bu yoğun süreçte tüm Fenerbahçe Camiamızı ve dolayısıyla büyüklüğümüzden ötürü tüm kamuoyunu memleketimizi ve hatta dünya basınınıda ilgilendiren bir dönemden geçtik.
Mesele nedir diye sorduğumuzda esasında meselenin sadece Azizci ve Ali
ci olmadığını çok iyi okumak gerekiyor. Bu bir ego savaşı, hesaplaşma ve şahıslar üzerinden ayrışma OLMADIĞINI umarız artık anlamışızdır.
Öncelikle yeniden seçilmiş Baskanımız Ali Koç ve Yönetimini tebrik etmek gerekir. Camiamiz için çok derslerin çıkartılması gereken bazı gerçeklerin artık gün yüzüne çıktığınıda kabul etmek gerekir.
Bu dönemin gerçekten Fenerbahçe’ nin kazandığı bir dönem olarak görmek demek içeriğini ve olguları iyi analiz etmekten geçer. Yoksa sadece söylem olarak birlik ve beraberlik kenetlenme gibi şeyler slogan olmaktan ileriye götürmez bu büyüklüğü.
Aziz Yıldırım’ ın defalarca seçim kampanyasında vurguladığı kendisinin başka Başkan adayları çıkmadığından dolayı aday olduğu vurgusu bu bağlamda Fenerbahçe büyüklüğünde köklü bir camianın çok daha fazla lider ve Başkan adayı çıkarması gerekliliği vurgusudur. Gelecek açısından çok önemli projeksiyon olduğu aşikardır.
KOCA YÜREKLİ AZİZ YILDIRIM, öncelikle bu durumu sağlamış çok değerli bir LİDERDİR! 1 ay önce adaylığını aniden açıklamasi ile Spinoff etkisi yaratmıştır. Duran suya koca bir taş atmış ve bu taşın etrafından ortaya çıkardığı halkalar küçükten büyüğe doğru yayılan bir hareket başlatmıştır.
Diğer bir konu Aziz Yıldırım’ ın verdiği Şampiyonluk sözü ilk senede olamadığı takdirde olağanüstü genel kurulu toplayacağı ve istifa edeceğini belirtmesi, en fazla üç sene yani bir sonraki dönemde bayrağı teslim etmek istemesidir. Bu samimi duruşun altı çizilmelidir.
Mesele kazanıp kaybetme meselesi değildir! Adaylığın açıklandığından itibaren gelin söylenenleri ciddi bir şekilde anlamaya, okumaya çalışalım.
-3 Temmuz 2011 ve sonrası sürecinde Kulübümüzün mağduriyetleri manevi tazminatları imkansız yerine getirilemez fakat maddi tazminatlarla ilgili Aziz Yıldırım bir yol haritası çizdi.
“Devletle kavga edilmez onlarla masaya oturup öncelikle zararlarımızın ne kadar olduğunu saptayacağız ve bir şekilde Devletle mahsuplaşma ve helalleşmek zorundayız. Ben bunu yapacağım” dedi.
Bu konuda Ali Koç Yönetiminin aksiyonlarını bundan önce maalesef göremedik ama bundan sonra görmemiz elzemdir.
-Kulubümüzün uğradığı haksızlıklarla ilgili maalesef mevcut Yönetimin doğru kararlar alamadığını, Süper Kupa finali ile ilgili alınan aksiyonun yanlış olduğunu o maça çıkmamız gerektiğini, oyuncularında istekli olduklarini rakibe hediye edilen kupa yönteminin yanlış olduğunu belirtti.
Bu konu zaten Kongrede bir kaç konuşmacı tarafından da dile getirildi yani 30.000 kişinin 2 Nisan tarihinde toplanıp bir karar çıkarılmaması şeklinde bir hayal kırıklığı durumu.
-6 senedir Futbolda gelmeyen başarısızlığın yanında Aziz Yıldırım’ ın kendisinin Başkan olduğu son 4 senesinde de elde edilemeyen Şampiyonluklarla ilgili Aziz Yıldırım öz eleştiri yaptı ve durumu iyi yönetemediklerinden bahsetti.
Bununla ilgili mevcut Başkan ve Yönetim maalesef sadece dış etkenleri vurguladı öz eleştiriden kaçındı.
-Tesislerle ilgili bir çivi dahi çakılmadığını bütün tesisleşmenin Aziz Yıldırım dönemlerine ait olduğunu tekrar tekrar anlattı. Var olan, atıl bırakılan bir çok tesise ismen atıfta bulundu. Buna bağlı olarak 15-20 günde Şükrü Saraçoglu Stadyumunun kapasitesini artırma ve akustiğini düzeltme ile ilgili projelerini açıkladı.
Bu projeden sonra Ali Koç’ da önce “yalanla” ilgili açıklama yaptı ve sonra kendilerininde 62.000 kişilik Stadyumu yapacaklarını söyledi. Tesisleşme ile ilgili sadece 6 senedir süre gelen Akademi Projesini bitereceği sözünü tekrardan verdi.
-En önemli konu ise, artık ortaya çıkan gerçek ise Aziz Yıldırım’ ın Kulübe borç bıraktığı ve enkaz devralma konusunda 6 yıldır sürekli önümüze sunulan 621 veya 612 milyon dolarlık “borcun” üzerine ortaya çıkan algının doğru olmadığı gerçeğidir.
En son Haber Türk’ de gerçekleşen Başkanların görüşmesinde Türkiye’ nin %70’ inin televizyona kitlendigi o akşam borcun borç olmadığı yükümlülükler olduğu ve mal varlılığının bilinçli bir şekilde diagramlarda belirtilmediği gerçek Kulübün borcunun 300 milyon dolar civarinda olduğudur.
Ali Koç’ da bu gerçeğe karşı Erol Bilecik’ in de stüdyoda açıklayamadığı gibi bu rakamların Bankalar Birliği ile yapılan 330 Milyon dolarlık yeniden yapılandırma anlaşmasının ortaya açık bir şekilde Aziz Yıldırım tarafından belirtilmesiyle bu tartışma nihayet sona erdirilmiştir.
-Jose Morinho ile ilgili olan durum ise Aziz Yıldırım’ ın açıkladığı şekilde %1 bile katkım olduysa ne ala Fenerbahçe kazanmıştır cümlesidir. Böylece 6 senedir ilk defa futbol takımının başına çok önemli bir teknik direktörü sezon açılmadan Kulübe gelmesi sağlanmıştır. Bunu bir seçim kampanyasına devşirmek ise Ali Koç ve Acun Ilıcalı’ ya nasip olmuştur. Ne mutlu Fenerbahçe’ mize diyorum.
-Bir diğer mesele her ne kadar cımbızlanıp farklı servis edilse de Fenerbahçe’ mizin en önemli ve tüzüğümüzde yer alan değişmez gerçekleri ve ilkeleri ile ilgili Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ un isminin bazı durumlarda gereksiz kullanılması maalesef içinin biraz boşaltılması ile ilgili görüşlerdir. Stadın ismi gibi aynı şekilde eski YDK Başkanı tarafından bir takım siyasi duruşlarda kullanılması ile ilgili olan tartışmadır. Aynı şekilde Aziz Yıldırım’ ın belirttiği gibi “ben Başkan olursam üyelikten ihraç edilen kişilerin affı konusudur. Tarikatçı, Hocacılar ve Fetö gibi durumlar dışında af olacakları konusudur.
Fenerbahçe içinde fikir olarak bir ayrışma vardır, bu gerçek artık gün yüzüne çıkmak zorundadır.
Görüşlerden bir tanesi FBSK’ nın sivil toplum örgutu olduğu ve HALKIN TAKIMI olma duruşudur yani kısaca halkın Fenerbahçe’ si kavramı.
Diğer bir konuda, belki de gerçekten tartışılması gereken ve Kongre Üyelerinin aktif katılıp tavır almasını gerektiren husus SAHİPLENME modelidir.
Acun Ilıcalı, Hamdi Akın ve Ali Koç’ un görüşleri sahiplenme yolu ile başarının geleceği duruşudur.
Aziz Yıldırım’ ın dikkat çektigi en önemli mesele bizim okumamıza göre budur, dolayısıyla kendisi “memleket elden gidiyor” sözüne ek olarak “Fenerbahce elden gidiyor” demiştir.
Bu mesele gerçekten ciddi bir yol ayrımıdır. Başarı gelebilir ama her ne pahasına olursa olsun sahiplenme yolu ile gelecek başarı Fenerbahçe ruhunu öldürür, bizlerin gerçekten uyanık olması gerektiren bir gerçektir.
Buraya kadar okudunuzsa gerçekten Fenerbahçe siyaseti ile ilgilenen bir kişi ve bu konuda kafa yoran bir Fenerbahçe’ lisinizdir.
Gelelim Kongrenin ilk bölumune “demokrasi şöleni”
Demokrasi bir yönetme biçimidir en önemli ögesi ise sadece oy kullanma hakkı değildir. Farklı düşüncelere yer verme ve ifade özgürlüğüdür. Bu bağlamda “demokrasi şöleni” demek bu Kongre nezdinde alay etmek anlamına gelir.
Kongreden 4 gün öncesine Ali Koç’ un seçilmiş YDK Başkanı Şekip Mosturoğlu ile ilgili bir kaç kişiden aldığı duyum üzerine kamuoyuna yaptığı Şekip Mosturoğlu’ nun taraflı olduğu şeklinde açıklamasına, hicap duyduk. Daha o açıklamanın yapıldığı saatten itibaren Olağan seçimli Kongrenin gerilimli geçeceğinin sinyalini ilk başta kendisi verdi ve seçilmis Divan Başkanını ötekileştirdi ve kendisi ile birlikte çalışmayacağını deklare etti.
Maalesef bizler bu durumu Uğur Dündar’ ın da yönetmediği Kongreden hatırlıyoruz Kulübümüze şikeci diyen Talat Yılmaz’ ın yönettiği Kongreden aşinayız. Hor gören ötekileştiren, ayrıştıran, provake eden bir yöntem uyguladığını hepimiz tarafından bilinen bir gerçek olmuştu. Bu seferde Vefa Küçük böyle bir “tarafsızlık” argumanı ile zoraki atanmışlık içinde 8-9 Haziran Kongresine sunuldu. Daha ilk saatten ayrıştırma el kaldırma gibi ilkel bir yöntemle kimin kime ne oy verdiği bilinmeden tüm teknolojinin çözebilecegi basit yöntemler üretmeden oldu bittiye getirme çabasını hep birlikte yaşadık.
İnanın oturduğumuz yerden çok uzakta olmayan bir köşede seçilmiş YDK Başkanımız Şekip Mosturoğlu’ nu görunce içimiz parçalandı. Camiamiz adına gerçekten büyük üzüntü duyduk.
Umarız bu konuda tüm yaşanmışlıkları cebimize heybemize koyarak yeniden başkan olan Ali Koç bu konuda Şekip Mosturoğlu’ nun itibarını geri verir ve gerçekten birlik ve beraberlik isteniyorsa bu konuda adımı atar yoksa bu durum ve söylenenler yenir yutulur değildir kabul edilemez.
Genel olarak söz alan diyemiyecegimiz, sözun verildigi söz almak isteyenlerin aktif bir şekilde elendiği filtreden geçirildiği Vefa Küçük Divan yönetimi bir anlayışı temsil etmiştir ve anti demokratiktir tahammulsuzluktur, birleştirmekten ziyade ayrıştırmayı gütmüştür. 50 kişinin söz verildiği bir Kongrede ne yazıkki bir çok görüş kürsüde dile getirtilmemiştir. Buna rağmen Göksun Çam adlı bir kadın üyenin filtreden sıyrılmasına bile tahammul edemiyen Vefa Küçük ağzindan şu kelimeleri çok üzülerek yazıyoruz sarfetmiştir: “Kendisi geldi çok ağladı rica etti bizde renk olsun diye listede olmamasına rağmen söz verdik ama burada bunları söyledi kendisi … (nokta nokta nokta) dedi.
Kabul edilemez ve bir daha kendisi kesinlikle seçilemez diye düşünüyorum hatta “atama” dahi yapılmamalıdır. Bunu seçilmiş Başkan ve yönetimi gerçekten artık iyi düşünmelidir ve ona göre aksiyon almalıdırlar- zorla baskıyla bu iş olmaz bizim büyüklüğümüzle ve geçmişimizle bağdaşmaz.
Fabrika ayarlarımıza geri dönmemiz icap eder, yani seçilmis YDK Başkanı Kongreleri doğal olarak yönetir ve tüzüğü uygulayan en akil kişidir. İTİBARLARI GERİ VERİLMELİDİR nokta.
Daha sonra Aziz Yıldırım’ ın her ne kadar kürsüyü bastı şeklinde lanse edilsede yaptığının ne kadar doğru olduğunu, ne kadar büyük bir Fenerbahçeli olduğunu kendini orada olaylar çıkmaması için siper ettiğini yüce bir duruşla göstermiştir aksi takdirde bazı kesimlerin hazır olduğu ve tribünlerde çıkabilecek kavgaların boyutlarının nerelere gideceği ön görüşünü göstermiştir. Bu duruşu takdir etmek hepimizin boynunun borcudur ve son olarakta ani bir gelişme gibi dursada sorumluluğunu alarak aynı akşam yani 8 Haziran Cumartesi akşamı Ali Koç’ la canlı yayına çıkmak istemiştir.
Böylelikle hem bazı gerçekleri ortaya koymuş duruşunu Liderliğini ve birleştirici olmanın ne anlama geldiğini aynı zamanda da Başkanlık için bir hirsı olmadığını kamuayu önunde açıkça deklare etmiş akabinde seçimleri kaybettiğinde de aynı duruşu misli ile gösterme niteliğini göstermiştir.
Bu duruş hepimiz için çok önemli bir işarettir. Aziz Yıldırım, bir yıldırım gibi seçimlere 1 ay kala ortaya çıkmış ve duran suya koca bir taş atmıştır. Buradan hepimiz için çıkarılacak çok önemli notlar, dersler vardır.
Bu okumayı her samimi Fenerbahçeli iyi bir şekilde düşünerek yapmak zorundadır en başta mevcut Başkanımız ve Yönetimi birleştirici unsurları ilmik ilmik işlemek zorundadır. Katılımcılığın arttığı ayrıştırmanın bittiği Aziz Yıldırım üzerinden eleştirmeyi bırakmak zorundadır. Popülizm ile bir yere varamayacağımızı kavramak zorundayız.
Fenerbahçe için var olanlarla Fenerbahçe’ den var olmaya çalışanları ayirt etmek zorundayız. Fenerbahçe gibi çok büyük bir camiadan ısırık almaya çalışanlara karşı durmak zorundayız.
Temizlenmesi gereken zihniyet Aziz Yıldırım zihniyeti değil tam tersi bu zihniyeti anlamamış olanların bilinçli algı yaratıp ısırik almaya çalışanların zihniyetidir.
Değerli samimi karşılık beklemeyen her durumda Fenerbahçe’ mizin yanında olan renkdaşlar.
Mesele artık bundan sonra atılacak adımlardadır. Küsmek, terketmek hiç kimseye hele Fenerbahçe’ liliğe yakışmaz. Mevcut seçilmiş Başkanımız ve Yönetimi ile birlikte güçlü Fenerbahçe’ yi inşa etmek zorundayız. Tepeden başlayarak birleştirici adımları atması gereken yol gösterip liderlik yapması gereken Başkan Ali Koç ve Yönetimidir. Bu duruşla bu camia ayağa kalkar ve ezer geçer.
Son olarak seçimin rakamlar üzerinden okunması camiamız açısından gelecek için en önemli belirtileri ise. Aidat ödemiş oy kullanma hakkı olan üye sayısı 46.410, kullanılan oy sayısı 27.489 (Geçerli oy: 26.947) yani %43 civarinda üyemiz sandığa gitmemiştir takdir etmek lazım ki bu önemli bir sayı Ali Koç 16.464 Aziz Yıldırım 10.483. 2018 seçimlerinde yine aynı adaylar vardı ve sonuç Ali Koç 16.092 Aziz Yıldırım ise 4.644. Bu durumda üye ve oy kullananların sayısı artmasına rağmen Ali Koç oylarını hiç artırmamış hatta orantı olarak gerilemiştir. Bu gerçeği gelecek açısından iyi okumak Kulübün sahiplerine karar verenlere ulaşmak katılımlarını, katkı paylarını sağlamak konusunda ciddi düşünülmesi gereken bir husustur.
Bu durumu okuma konusunda illaki farklı görüşler olabilir ama sonuç olarak farklı görüşleri tartışabileceğimiz ortamların sağlanması gerekir.
Artık Dernekleri, taraftar gruplarını, Kulüp üyelerini, YDK’ yı ayrıştırmadan hedeflerimiz konusunda konsolide etmek Yönetimin görevidir. Şeffaflığı sözde değil icraatte, yavuz yüzü camia içinde değil gerektiğinde dışarıda sergilemek seçilmişlerin görevidir.
Şanlı Armamızı, Fenerbahçe formasını kim giyiyorsa her branşta desteklemek hepimizin görevi ve isteği olmalıdır işte o zaman: HEP DESTEK TAM DESTEK olacaktır.
Fenerbahçe Meydanı, @Meydandafener bu amaçla fikirleri üretmek ve paylasmak, projeleri Kulübümüze ulaştırmak için kurulmuş bir platformdur buna benzer platformlar kurulmuştur. Ana amaç fikirlerle zenginleştirmek değerlerimizle bezenmiş yeni görüşleri Kulübümüze kazandırmaktır. Bu konuda ilerleyen sureçde de çalışmalarımıza devam edeceğiz.
Kalabalıkların yönetilmesinin zor olduğu bir gerçek fakat birlikte bunu başarabiliriz.
FENERBAHÇE HEPİMİZİN SEN ÇOK YASA FENERBAHÇEM!
FENERBAHÇE MEYDANI