Kongre üyeleri, taraftar ve tüm camiamız, her Fenerbahçeli; birçok fikri, seçimi, tercihi, önerisi, zevkleri, siyasi görüşü, eğilimleri hatta farklı kültürleri dil ve inançları olan farklılıkların barındığı muhteşem bir mozaik çok renkliliğin vücut bulduğu büyük bir sivil toplum gücü.
Hepimizi birlikte kılan tek yapı Fenerbahçe DEĞERLERİ olduğunu hep düşünmüşüm ve inanmışımdır. Peki bu değerler nedir?
- Tarihimiz
- Deneyimlerimiz
- Hem sporda hem toplum içinde elde ettiğimiz kazanımlar
- Çoğulcu geleneklerimiz
- Eşitliğe verdiğimiz önem
- Haksızlıklara boyun eğmemek
- Mücadele
- Saygı-sevgi
- Cumhuriyet için verilen mücadelelerin ayrılmaz parçası olmak
Bu liste daha çok uzayabilir ve kesinlikle yazmadığım diğer nice güzel ve önemli değerler eklenebilir.
Amacım kısa ve özde vurgu yapmak olduğundan uzatmak istemiyorum. Dünyada bir çok Spor Kulübünde özellikle futbol geleneksel olarak (paranın futbolda mali kazanç aracı olmadığı dönemlerde) ciddi bir kültür ve halkla içice geçmiş ayrı kılan unsur ise özellikle Cumhuriyet tarihimizin mücadele öğeleri ile benzemiş olması ve özellikle 2011 – 3 Temmuz vurgusunu yapmadan geçmek olamaz.
Biraz kafa yorduğumuzda bu konularda fay hatlarını içinde bulunduğumuz çalkantılı savrulmuşluğu daha iyi irdelemiş oluruz diye düşünüyorum.
Kadıköy’ de veya eskilerde İnönü’ de maçımız olduğunda tüm insanlarda bir kıpırdama, heyecan olurdu. İnsanlar sokakları doldurur. Yaşlısı, genci, kadını, erkeği, talebeler, öğrenciler, emekliler sohbetini, yorumlarını yapar. Maç günü civar semtler hareketlenir. Üsküdar – Bostancı – Pendik – Kartal tüm Anadolu yakasında özellikle tatlı bir heyecan oluşur.
Boğazda motorlar, vapurlar, dolmuşlar otobüsler dolar taşar. İnsanlar tercih ve bütçelerine göre tost, köfte, ayran, gazoz, rakı, bira kimsenin birbirine karışmadığı hoş bir ruh sarardı. Sadece İstanbul değil Anadolu ve Trakya’ da her yerde maçlar evvelden radyolarda sonraları TV önlerinde her yerde özellikle toplu alanlarda izlenir, takip edilirdi.
Fenerbahçe her zaman farklı bir yerde olmuştur diğerlerine göre, bundan dolayı bu ruhla yani Cumhuriyet ruhuyla elde etmiştir. Kulübümüz bu gıptayı bu büyüklüğü HALKIN TAKIMI olma sıfatını, bundan dolayı kazanmıştır.
‘’Fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü, ne kupa büyüklüğüdür. Onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür, işte adı konamaz’’ diye sonlandırmış ‘’Fenerbahçe yoksa’’ isimli makalesinde (5 Eylül 2000) ne de güzel ifade etmiş çok değerli saygıyla andığımız İslam Çupi.
Buraya kadar ifade etmek istediklerim siz değerli ve samimi Fenerbahçeliler için hoş bir nostalji gibi gelebilir. Durumu özellikle son dönemler için indirgendiğinde. 3 Temmuz davaları büyük bir maddi ve manevi kayıplara verilmek istenen mücadeleden sonra aklanmamıza rağmen elimizde hala koca bir sıfır.
Bölünmüşlük, kutuplaşma, ayrışma içinde Kongreler sadece kişiler üzerinden yapılan tartışmalar, ümitsizlik tünelin ucunda ışığı bir türlü yakalayamamız ve tabikii sportif başarısızlıklar hüsranlar bizlerin geldiği durum şu an eskisinden çok daha hızlı değerlerimizden uzaklaşmaya devam ediyor.
Tartışma kültüründen birbirimizi dinleme ve anlamaktan, tahammül etmekten uzaklaşıyoruz. Bu durum geldiğimiz süreçte artık çok bariz görülmektedir ve katlanarak oraya-buraya savrulmaktayız. Kulübün içinde ‘’siyaseti’’ parti ve kişiler üzerinden değerlendirmek veya sandıkla bir şeylerin değişimini savunmak tüm camiayı daha da kısır hale sokmaktan başka bir şeye dönüştürmüyor. Çok renkli duruşumuzu, çoğulculuk ilkelerini çiğniyor, Kulübümüze zerre kadar faydası olmuyor ve dahası değerlerimiz ekseninden uzaklaşıyoruz.
Bundan iki sene önce; değerlerimiz çerçevesinde ve çıkış düşüncesi ile tüm inancımla FENERBAHÇE MEYDANI oluşumunun öncülüğünü yaptım ve kurucu kişileri arasındayım. Hedef Fenerbahçemiz için fikir üretmek ortak değerlerimiz üzerinden bir platform yaratmak ve birlikteliği sağlamak ve hala bu inancı ve gerekliliği savunuyorum.
Kulübümüz maalesef tüm öneri ve inisiyatiflere rağmen bunu şu ana kadar başaramadı. 2014 yılından beri ve katlanarak 2018 ağırlıklı yönetim ve Başkanlık tartışmaları ile ivme kazanan süreç şu an daha büyük bir ümitsizlik ve yönetim zorlukları maddi ve manevi açmazlara bizleri getirdi.
Konuşamayan iletişim kuramayan, var olan olağan platformlarda sesi boğulan ötekileştiren eleştiri mekanizmasının işlemediği ilginç bir yapı haline geldik. Algı operasyonları, kafa bulandırmaya çalışanlar, kanaat önderliğine soyunanlar, Fenerbahçe üzerinden takipçi kasanlar ve tabiiki hep ben iyi bilirimci tavırlar. Menfaatlar ve hesaplar peşinde koşanlar camiamızın daha da geri gitmesine neden oluyor.
Değerlerimiz üzerinden gerçek ve samimi olanlar ya nihai terketmeye evrilecek ya da sesini duyurmak, fikirlerini savunmak değerlerimize sahip çıkmak çerçevesinde çoban ateşlerini yakacak.
Benim kanım gerçek siyaset bu değerleri savunmaktan geçiyor. Bunun adı gerçekten Fenerbahçe siyasetidir. Fenerbahçemiz de ivedilikle ve uzun vadede sahip çıkılması gereken duruştur. Bu yolda sesimizi duyurmak birleşmek kaçınılmaz hale gelmiştir. Cesurca görüşlerin ifade edilmesi gerekmektedir.
Mali Kurullar veya Olağan Genel Kurullar bu meselelerin halledilebileceği mecralar değildir. Bizlerin tüm platformları yaratmak ve kullanmaktan başka çaresi yoktur diye düşünüyorum.
FENERBAHÇE MEYDANI sadece bunlardan birisi olabilir. Birlikte başarmak için denemek ve tekrar denemekten başka çare göremiyorum. Aksi takdirde defalarca yaşananlar tekrar edecek ve sadece kişiler üzerinden çözüm aranacaktır. Bu yöntemin doğru olduğuna inanmıyorum. Hicazetle, boyun eğmekle ışığı yakalayamayız.
Akıl ve vicdan birlikte değerlerimiz için elele. Köklerinde şanlı mazimizde haklarımız ve değerlerimiz için birleşmek ve üretmek zorundayız.
Tüm Fenerbahçelilere saygı ve sevgilerimle…
Serdar Öztenar