Bir olağanüstü kongre daha geride kaldı.

Yolumuz uzun ama yolumuz birlikte...
Bir olağanüstü kongre daha geride kaldı.

Bir olağanüstü kongre daha geride kaldı. Bu kongreyi bir “zafer” olarak değil; Fenerbahçe’nin artık köhnemiş yönetim zihniyetinden kurtulabilmesi için atılmış önemli bir adım olarak okumalıyız.

Süreç, münferit adımlarla başladı; ancak kısa sürede bir çığ gibi büyüdü. Fenerbahçe Meydanı olarak bu süreçte hiçbir zaman kendi platform menfaatlerimizi ön plana çıkarmadık. Sahada özveriyle, her şeyimizi ortaya koyarak, prim peşinde koşmadan, her türlü organizasyonu gerçekleştirdik.

Elbette bu kongrenin gerçekleşmesinde Sn. Hakan Bilal Kutlualp’in hem adaylığı hem de imzalar konusundaki dik duruşu belirleyici oldu. Bu kararlılık, gecikmiş de olsa kongrenin önünü açtı.

11-13. maddelerdeki yetkiler konusunda ise her kesimle irtibat halinde olarak, hem kürsüde, hem tribünde, hem de ilişki ağlarımız üzerinden kongre üyelerine iradenin önemini kavratmak adına takdire şayan bir mücadele verildi.

Kongrenin sağlıklı ve demokratik şekilde yönetilebilmesi için 2024 tecrübesiyle doğal olarak seçilmiş Divan’a, Sn. Şekip Mosturoğlu ve kuruluna tam destek sunuldu.

Bugün artık zafer naraları atarak “biz ateşi fitilledik” gibi söylemlerle pay çıkarmaya çalışan anlayışların ötesine geçmeliyiz. Gelecek açısından elzem olan; yeni bir kulüpçülük anlayışını, her kesimin ortak akılda paydaş olabileceği bir zeminde buluşturmaktır.

Mesele, yalnızca “samimiyiz” demek değildir. Asıl mesele; birlikte olabilmenin zemini için kavuşturucu bir dil oluşturmak, kişisel ve kurumsal menfaatleri değil Fenerbahçeliliği merkeze koymaktır. Aidiyet ve hafıza inşası için kucaklayıcı ve katılımcı bir anlayış geliştirmek, Fenerbahçe aklını kurumsallaştırmaktır.

Yolumuz uzun ama yolumuz birlikte…