Fenerbahçe taraftarı için derbiler her zaman özel olmuştur. Galatasaray karşısında alınacak bir galibiyet, sezondaki birçok hayal kırıklığını unutturabilecek güçtedir.
Ancak 21 Eylül 2024’te oynanan derbi maçı, maalesef istediğimiz gibi bitmedi. Kendi sahamızda yaşanan bu mağlubiyet, hepimizi derinden sarstı. Hepimiz bu mağlubiyetin etkisi altındayız. Kadıköy’de oynanan derbi maçında, Fenerbahçe’nin büyüklüğüne yakışmayan bir performans izledik. Peki, bu mağlubiyet sadece bir maç mıydı, yoksa daha derinlerde başka sorunlar mı var? Neden böyle oldu? Yönetim mi, teknik direktör mü, yoksa sahada mücadele etmeyen futbolcular mı?
Öncelikle şunu kabul etmeliyiz: Fenerbahçe’nin sahaya koyduğu mücadele, taraftarın beklentilerini karşılamaktan çok uzaktı. Oyuncuların sahadaki performansı, enerjisizlik ve odak eksikliği ile göze çarptı.
Özellikle orta saha ve savunma hattındaki koordinasyonsuzluk, Galatasaray’ın tehlikeli ataklarına fırsat tanıdı. Herkesin kafasındaki soru şu: Neden bu kadar hazırlıksız göründük?
Maçın ilk dakikasından itibaren sahada eksik olan bir şey vardı: tutku. Fenerbahçe sahaya her zamanki hırsıyla çıkmadı, sanki ruhsuz bir takım izledik. Top kayıpları, yanlış paslar, savunma hataları, hücumda bitiricilik eksikliği… Bunlar derbide kabul edilemez hatalar ve maalesef derbi gecesi bunların hepsini bir arada yaşadık.
Taraftar olarak en çok acı veren şey ise, sahadaki ruhsuzluk. Fenerbahçe’nin mazisine baktığımızda, en zor anlarda dahi pes etmeyen bir takım görürüz. Ancak bu maçta o hırs, coşku ve azim kaybolmuş gibiydi. Sahadaki takımın aynı enerjiyi gösterememesi büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Derbiyi kaybetmek elbette acı verici ama daha acı olan, takımın sahadaki mücadele gücünden yoksun oluşuydu.
Bizim için bu mağlubiyet, ne sevdamızı ne de takımımıza olan bağlılığımızı azaltır. Çünkü bizler, yalnızca kazandığımız günlerde değil, kaybettiğimizde de bu formanın arkasındayız.
Sonuç olarak, bu derbi kaybı, sadece bir maç kaybı değil. Sezonun 6. haftasında 5 puan geriden sezona devam etmek, seçimde vaat edilen öyle bir kadro kuracağız ki size şampiyonluk sözü vermememize gerek kalmayacak sözü ile ters düştü.
Yönetim tüm seçim boyunca vermiş olduğu sözleri yerine getirmelidir. Sayın Başkanımız Ali Koç’un seçimden hemen sonra teşekkür konuşmasında söylediği “Fenerbahçe çağı bugünden itibaren başlıyor. Dünyada Fenerbahçeli olmayan taraftarların da izleyeceği, marka değerimizin gelişeceği bir dönem yarından itibaren başlamaktadır. Bütün dünyaya Fenerbahçe büyüklüğünü gösterme zamanıdır.” sözünün arkasında durmasını bekliyoruz. 6. Sezon sonunda Başkanımız yeni değil yeniden bu göreve talip olmuş, verilen büyük vaatler ile yeniden seçilmiştir. Büyük vaatler aynı zamanda büyük hayal kırıklılıklarını da beraber getirir. Tepki gösteren taraftarların tepkileri de dikkate alınmalıdır. Çünkü bu taraftarın bir sezon kaybına dahi sabredecek gücü ve dayanacak gücü kalmamıştır.
Taraftar olarak her zaman hocanın ve takımın yanındayız ancak yönetimin seçim sürecinde verdiği vaatlerin de gerçekleşip gerçekleşmediğinin takipçisi olmaya devam edeceğiz. Çünkü Fenerbahçe arması her zaman kazanmayı hak ediyor. Bizim için önemli olan, her zaman takımımıza olan sevdamız ve onunla birlikte yürüme kararlılığımızdır.
Sonsuz sevdamız ve bitmek bilmeyen inancımızla: Fenerbahçe’m yensen de yenilsen de kalbim hep sende…
Kayıp Bir Derbinin Ardından
KAYIP BİR DERBİNİN ARDINDAN: FENERBAHÇE-GALATASARAY DERBİSİ