Fenerbahçe Spor Kulübü, sadece sportif başarılarla anılan bir kurum değil, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesiyle ve milli uyanışla derin bağlara sahip, köklü bir çınardır. Kuruluşu 1907’ye uzanan Sarı-Lacivertli kulüp, daha Cumhuriyet ilan edilmeden önce, Millî Mücadele’nin gizli bir karargahı olmuş, işgal altındaki İstanbul’da direnişin fitilini yakmıştır.
Kuruluş Felsefesi: Vatan Gençliğini Hazırlamak
Fenerbahçe’yi diğer kulüplerden ayıran en önemli özellik, daha kuruluş aşamasında tüzüğüne işlediği milli sorumluluk bilincidir. Kulübün ilk tüzük metninde, faaliyetlerinin sadece sporla sınırlı olmadığı açıkça belirtilmiştir.
O dönemin ağır şartlarında ve işgal tehlikesi altında, kulübün amacı, kuruluş tüzüğünde özetle şu şekilde yer almıştır:
"Memlekette bedenî ve fikrî terbiyenin yayılmasını sağlamak. Vatan gençlerini vatanın korunmasına, zorluklara ve askerî seferberliklere hazırlamak."
Bu amaç, kulübün kuruluşundan itibaren spor aracılığıyla doğrudan vatan savunmasına hizmet etme misyonunu üstlendiğini ve gençliği milli hedefler için hazırlamayı temel görev saydığını kanıtlar.
Kuva-yi Milliye’ye Fiili Destek
Bu tüzük ruhuyla hareket eden Fenerbahçe, zorlu işgal yıllarında fiili olarak Millî Mücadele’ye katılmıştır. Kurbağalıdere kenarındaki kulüp binası, adeta bir depodan farksızdı. Buradan, Anadolu’ya gizlice silah ve cephane kaçırılmış, Millî Mücadele’nin kilit isimlerine güvenle ulaştırılmıştır. Bu fedakarlıklar, kulübü sıradan bir spor derneği olmaktan çıkarıp, direnişin kahramanı yapmıştır. İşgal kuvvetlerinin takımlarıyla yapılan maçlarda alınan galibiyetler ise, umutsuzluğa kapılan İstanbullu halka moral ve milli ruh aşılamıştır. Özellikle 1923’teki meşhur General Harington Kupası galibiyeti, siyasi ve askeri bağımsızlığın spor sahasındaki en çarpıcı yansıması haline gelmiştir.
Atatürk’ün Takdiri ve O Tarihi Ziyaret
Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün Fenerbahçe’ye olan özel ilgisi ve desteği bu bağı daha da kuvvetlendirir. Atatürk, kulübün milli mücadele ruhunu yakından takip etmiş ve takdirini göstermiştir. Bunun en somut kanıtı, Kurtuluş Savaşı başlamadan, İstanbul’un işgal altında olduğu zorlu günlerde gerçekleşen tarihi ziyarettir.
3 Mayıs 1918 günü, Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal Paşa, Fenerbahçe Kulübü’nün lokalini ziyaret etmiş ve kulüp hâtıra defterine şu anlamlı satırları kaydetmiştir:
"Fenerbahçe Kulübü’nün her tarafa mazhar-i takdir olmuş bulunan asari mesaisini işitmis ve bu kulübü ziyaret ve erbab-ı himmeti tebrik etmeyi vazife edinmiştim. Bu vazifenin ifası ancak bugün müyesser olabilmiştir. Takdirat ve tebrikatımı buraya kayd ile mübahiyim."
Bu not, kulübün çalışmalarının ve vatansever duruşunun, henüz bir devlet kurulmamışken dahi, milli liderin takdirini kazandığını gösterir. Atatürk, sonrasında da maçını izlediği tek kulüp takımı olarak Fenerbahçe’ye destek vermiş, stadının kulübe tahsis edilmesinde bizzat rol oynamıştır.
Sonsuza Dek Cumhuriyet
Bugün Fenerbahçe, mazisindeki Millî Mücadele ruhunu, modern Türkiye’nin ilerlemesi için bir güç olarak kullanmaya devam ediyor. Sosyal sorumluluk projeleriyle, özellikle de kız çocuklarının eğitimi gibi Cumhuriyetin temel değerlerine hizmet eden alanlardaki faaliyetleriyle bu misyonu sürdürmektedir. "Biz biliyoruz, bir kız çocuğunun geleceği, Cumhuriyet’in yarınıdır ve Fenerbahçe, o Cumhuriyet’i yaşatacak yarınların yanında olacaktır." Fenerbahçe, sadece kupaların peşinde koşan bir kulüp değil; aynı zamanda Cumhuriyetin değerlerini yaşatan, milli ruhu diri tutan ve geleceğe taşıyan bir semboldür. Fenerbahçe, sonsuza dek Cumhuriyetin Feneridir! Yaşa Fenerbahçe!