Fark Var

Seninle Benim Aramda Dağlar Kadar
Fark Var

Seninle Benim Aramda Dağlar Kadar…

Bazı şarkılar vardır; yazıldıkları dönemi aşar, başka hikâyelere eşlik eder. Ceza’nın “Fark Var” şarkısı da yalnızca bir rap parçası değil; toplumsal reflekslerin, aidiyet duygusunun ve zor zamanlarda verilen sınavların fon müziği gibidir.

“Sordum, hiç kimse görmemiş ve hiç kimse konuşmamış…” der ya Ceza; işte tam da bu cümle, son günlerde Türk futbolunun iki büyük camiası için iki farklı fotoğraf çekti.

Son haftalarda Fenerbahçe Başkanı Sadettin Saran hakkında, uyuşturucu ile ilişkilendirilmeye çalışılan bir dava süreci kamuoyuna yansıdı. Henüz yargı aşamasında olan ve masumiyet karinesinin tartışmasız biçimde geçerli olduğu bu süreçte, Fenerbahçe camiasının refleksi son derece tanıdıktı: sahiplenmek.

Dedikodular, ima yoluyla büyütülen senaryolar ve algı operasyonları dolaşıma sokuldu.

“Yalancı şahitler çoğalmış, ordular da saf almış” dizeleri sanki bugünü anlatıyordu.

Ancak beklenen kaos yaşanmadı. Taraftar, yönetim ve camia tek bir cümlede birleşti:

“Başkanımızın yanındayız.”

Bu refleks, Fenerbahçe için yeni değildi. Hafıza biraz yoklandığında, 3 Temmuz süreci bütün ağırlığıyla karşımıza çıkar. O günlerde de Fenerbahçe, sarı lacivert bir duvar olmuştu; suçlama ile hüküm arasındaki farkı bilen, adalet talebini aidiyetle birlikte savunan bir duruş sergilenmişti. Bugün benzer bir sahiplenme refleksi, farklı bir dosyada bir kez daha ortaya çıktı.

Galatasaray cephesinde ise hâlihazırda kamuoyunu meşgul eden ve tartışma yaratan bir başka hukuki süreç yaşanıyor. Eski Galatasaray Sportif A.Ş. Başkan Vekili Erden Timur, yürütülen geniş çaplı “futbolda bahis” soruşturması kapsamında gözaltına alındı ve “suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama” suçlamasıyla tutuklandı. Mahkeme, delil durumu ve dosya kapsamına göre bu yönde karar verdi.

Bu dosya, bir yandan futbolun şeffaflığı ve adil rekabet tartışmalarını yeniden gündeme taşırken, diğer yandan kulüp içi dayanışma ve kamuoyunun tutumu açısından farklı tepkileri beraberinde getirdi. Yaşanan süreç, kulüplerin yalnızca saha performanslarıyla değil; aynı zamanda yönetişim anlayışlarıyla da değerlendirildiğini bir kez daha gösterdi.

Futbol çoğu zaman skorlarla, kupalarla ve transfer bütçeleriyle anlatılır. Oysa bu hikâyelerin ötesinde, zor zamanlarda verilen refleksler vardır. Kim sahiplenir, kim uzak durur?

Kim camiasının yanında durur, kim sessizliği tercih eder?

Ceza’nın dediği gibi:

“Bakışlardan bellidir kim ne ister, niyetse nedir.”

Ve bugün tablo oldukça net:

• Dostunu adliye önünde yalnız bırakanla, camiasına siper olan arasında fark var.

• Suçlama ile hüküm arasındaki çizgiyi bilenle, sorumluluktan kaçanı ayıran bir fark var.

• Sessizliği seçenle, omuz omuza duran arasında büyük bir fark var. Futbol yalnızca kupalarla, bütçelerle ve transferlerle ölçülmez. Asıl fark, en zor anda kimlerin omuz omuza durduğuyla anlaşılır. Bir camianın kulüp olma bilinci, en çok da zor zamanlarda verdiği reflekslerle ortaya çıkar.

Ceza’nın dediği gibi:

“Şimdilik benden bu kadar, iyi bu mesafe.”

Çünkü evet…

FARK VAR.

Seninle benim aramda kocaman bir fark var.