Fenerbahçe camiası, son yıllarda sahada olduğu kadar yönetimsel olarak da büyük sınavlar verdi. Bugün gelinen noktada ise sadece sportif başarılar değil, yönetimsel zamanlamalar ve karar alma süreçleri de sorgulanıyor. Taraftar, yani bu büyük kulübün gerçek sahibi, sesini daha gür bir şekilde yükseltiyor: Olağanüstü seçimli kongre talep ediliyor.
Ancak mevcut yönetim, bu çağrıyı karşılıksız bırakarak Eylül ayında kongre yapılacağını açıklıyor. Oysa Eylül, bu kulüp için çok geç bir tarih olabilir.
Yeni sezon başlamış olacak. Teknik direktör, transferler, kadro mühendisliği gibi kulübün en hayati kararları alınmış olacak. Bu koşullar altında göreve yeni gelecek bir yönetimin eli kolu bağlı kalacak. Camianın geleceğini şekillendirecek kararları alma imkânı ortadan kalkacak. Böyle bir ortamda seçilen bir yönetim, sadece günü kurtarmaya çalışır, bu da Fenerbahçe gibi hedefleri büyük olan bir kulüp için kabul edilemez bir durumdur.
Daha da önemlisi, mevcut yönetimle devam edilip edilmeyeceğinin netleşmediği bir süreçte transferler yapılması, mali taahhütlerde bulunulması, kulübün geleceği adına telafisi zor sorunlara yol açabilir.
Taraftarın olağanüstü kongre talebi, bir öfke patlamasından değil; kulübün menfaatini koruma arzusundan doğmuştur. Dolayısıyla bu çağrıya kayıtsız kalmak, Fenerbahçe’nin temel değerlerinden biri olan katılımcı ruhu yok saymak anlamına gelir.
Tüzüğe göre, yönetim kendi kararıyla seçimli olağan genel kurul çağrısı yaparsa, seçim Haziran ayı içerisinde gerçekleştirilebilir. Ancak olağanüstü kongre talebi imza süreciyle hayata geçirilirse, bu durumda seçim Temmuz ayı sonunda yapılabilir. Ancak her iki senaryodan ayrı olarak Eylül ayını beklemek, Fenerbahçe’nin kaderini belirsizlik içinde bırakmak demektir.
Bu artık sadece bir takvim tartışması değil, kulübün sezon öncesi kaderini tayin edecek çok önemli stratejik bir dönemeçtir. Yönetimin gecikmeden, camianın ortak sesine kulak vererek süreci hızlandırması; seçimli kongrenin sezon başlamadan yapılması en sağduyulu tercih olacaktır.
Fenerbahçe’nin bugünü için değil, yarını için doğru olan yapılmalı; seçim kongresi en geç Temmuz ayı içinde gerçekleştirilmelidir.
Bu satırları kaleme alan biri olarak değil, yıllardır sarı-lacivertin adaletini ve hakkını gözeten binlerce taraftardan biri olarak söylüyorum: Lütfen bu sese kulak verin. Bu çağrı bir ayrışma değil, bir uyarı değil, birleştirici bir çağrıdır.
Fenerbahçe hepimizin… ve biz birlikte güçlüyüz.
