DAR AĞACINDA OLSA BİLE. FENERBAHÇE' NİN BİTMEYEN DİRENİŞİ

Dar ağacında olsak bile, son sözümüz Fenerbahçe!
DAR AĞACINDA OLSA BİLE.   FENERBAHÇE' NİN BİTMEYEN DİRENİŞİ

DAR AĞACINDA OLSA BİLE: FENERBAHÇE’NİN BİTMEYEN DİRENİŞİ

Bazı tarihler vardır, kalplere mühürlenir, asla unutulmaz. 3 Temmuz 2011, sadece Fenerbahçeliler için değil, tüm Türkiye’de adaletin, vicdanın ve örgütlü kötülüğe karşı direnişin simgesi haline gelmiştir. O gün başlatılan kirli senaryonun hedefinde yalnızca bir futbol kulübü değil, milyonların hayali, gururu ve umudu vardı. Ama biz susmadık. Çünkü biz o gün: “Dar ağacında olsak bile son sözümüz Fenerbahçe!” dedik.

3 Temmuz’un Kahramanı: Aziz Yıldırım

Aziz Yıldırım, kendisine kurulan kumpası yalnızca kişisel bir sorun olarak ele almadı. Fenerbahçe’yi savunmakla, memleketi savunmayı bir tuttu. Ve o tarihi günde, İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, milyonların gözleri önünde haykırdı: “Ne şikesi, ne şike davası? Memleket elden gidiyor!” Bu söz, o salonun sınırlarını aştı; bir savunma değil, bir uyanış çağrısıydı. Aziz Yıldırım, sadece bir başkan değil, adaletsizliğe karşı dimdik duran bir simge haline geldi.

O günlerde medya susturulmuş, yargı teslim alınmış, vicdanlar baskı altına alınmak isteniyordu. Ama o, Fenerbahçe’nin namusunu, onurunu ve tarihini teslim etmeyi reddetti. Karanlık odakların yazdığı senaryoya boyun eğmedi. Fenerbahçe, onun önderliğinde sadece sahada değil, Silivri duvarlarında da kazandı. Bu camianın bugün hala dimdik ayakta durmasının, adaleti dile getirebilmesinin ve asla pes etmemesinin ardında, 3 Temmuz’un direniş ruhu ve Aziz Yıldırım’ın dava arkadaşlarının korkusuz duruşu yatıyor.

Yeni Dar Ağaçları: Hakemler, Kurullar, Kurumlar

Artık bizi fiziksel olarak bir Silivri’ye tıkamıyorlar belki ama sahada adaleti gasp eden hakem kararlarıyla, disiplin kurullarıyla, yanlı yorumlarla, susturulmuş medya düzeniyle her gün yeni bir dar ağacı kuruluyor önümüze. Türkiye Futbol Federasyonu, Disiplin Kurulları, Merkez Hakem Kurulu, yayıncı kuruluşlar… Her biri adeta bu yeni düzende Fenerbahçe’nin karşısında konuşlanmış birer kale gibi. Ve biz, yine milyonlarla, yine tek yürek, yine yumruğu havada “Yeter artık!” diye haykırıyoruz.

Ama ne olursa olsun, pes etmiyoruz. “Dar ağacında olsak bile son sözümüz Fenerbahçe,” işte bu sözle büyüyor nesillerimiz.

Fenerbahçe tarihi sadece zaferlerle değil, direnişlerle de yazılmıştır. Biz, şampiyonlukları çalınan, alın teri gasp edilen, adaleti rafa kaldırılmış bir camianın evlatlarıyız. 3 Temmuz, sadece bir komplo olmaktan öte, bir uyanışın, bir duruşun ve bir dönüm noktasının ta kendisidir. Bugün yaşadıklarımız da bir başka sınavdır. Belki bir dar ağacının gölgesinde değiliz ama hala adaletin kıyısında bekliyoruz.

Ve son sözümüz yine belli: “Dar ağacında olsak bile, son sözümüz Fenerbahçe!"

Bu söz sadece geçmişin değil, yarının da yemini olsun!

Derim ki...
Önceki

Derim ki...